- Letaif-i Rivayat’ta yer alan bir hikayedir.
- 1893 yılında yayımlanan “Emanetçi Sıtkı” adlı hikâyede yazar kaza ve kaderin Allah’ın takdirinde olduğuna inanan kahramanı okuyucuya sunar.
- Bir aşk öyküsüdür.
- Hikaye ahlak güzelliğinin yüz güzelliğinden üstün olduğu tezi üzerine kuruludur.
- Ahmet Mithat Efendi bu öyküyle aşkın gücünü, sabrın sonunda arzu edilene ulaşmadaki rolünü ve ahlak güzelliğinin üstünlüğünü gösterme yoluna gider.
Emanetçi Sıtkı Hikayesinin Özeti:
Dimyatizade’nin evlatlığı olarak büyüyen Emanetçi Sıtkı, evin kızı Ayşe Şeref’e âşık olur. Lakin Ayşe Şeref, Dimyatizade’nin diğer evlatlığı Rıza ile sırf yakışıklılığı nedeniyle evlenir. Hovarda biri olan Rıza, kısa sürede Dimyatizade’nin servetini bitirir. Rıza alkol zehirlenmesinden ölünce Ayşe Şeref annesi ile yalnız kalır. Bir süre sonra da Ayşe Şeref ve Emanetçi Sıtkı evlenir ve mutlu bir hayat sürdürürler.Ahmet Mithat Efendi, hikâyenin başkişisi Emanetçi Sıtkı’yı tanıtırken onun tevekkülü elden bırakmayan yönüne değinir:
"En mühim işler esnasında, en büyük ziyanlar hengâmında, can yakar afetler münasebetiyle bile bu adamda telâş, yeis, fütur görülmeyip kaza ve kaderin dümeni Hak taalâ hazretlerinin yed-i kudretinde olduğuna o kadar kani ve mümin idi ki bir kimsenin kendisine fenalık yaptığı tahakkuk edecek bile olsa “Yahu kabahat senin değildir. sen bana hiçbir fenalık yapmadın. Onu sana Allah yaptırdı. Kabahat benim olduğu için beni terbiye ettirmek hikmetiyle Hak taalâ seni bu fiile sevk eyledi diye düşmanının bile gönlünü ele alır idi."
Ahmet Mithat Efendi’nin burada fail olan tabiattan Allah’a yöneldiği, her işin Allah tarafından yapıldığı inancına evrilmesi görülebilmektedir. Yazarın bu açıklamasını “Ne güzel adam değil mi (Mithat, 2001: 737)?” sözü ile devam ettirmesi kahramanın bu düşüncesine katıldığını göstermektedir.
“Emanetçi Sıtkı” adlı hikâyede evlilik konusunda istekli olmayan kahramanın bu olumsuz düşüncesinin aksine evlilikle ilgili hikmetler ortaya konulmuştur. Yazara göre evlilik insanlar için sadece bir safa değil aynı zamanda bir vazifedir:
"Bir evlilik nasıl bizim ortaya çıkışımızı sağladıysa, bizim evliliğimiz de başka vücutların ortaya çıkışını sağlayacaktır. Bu beşeriyetin gerektirdiği bir şeydir ."
Bu hikâyede dikkat çekici bir başka nokta da soyca yakınlığın evliliğe engel teşkil ettiği düşüncesinin bir hikâye kahramanı aracılığıyla ifade edilmesidir:
“Rıza ile aramızda karabet var. Vakıa şer’an mani-i izdivaç olabilecek karabetlerden değil ise de beynine bu yoldaki izdivaçları bab saymam.”
Kaynak: *LETAİF-İ RİVAYAT’TA FELSEFÎ DÜŞÜNCELER, Semih ZEKA, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt:9, Sayı:43, Nisan 2016.
*Ahmet Mithat’ın Letaif-i Rivayat Adlı Eserinde Kadın, Doç Dr. Salim Çonoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder